Bugün burada teşkilatımızla buluşmamıza katılarak basın toplantımızı takibiniz için siz değerli basın mensuplarına hoş geldiniz diyor, eğitim ve ülke gündemine ilişkin bazı başlıkları sizlerle paylaşıyorum.
Amerika’da başlayıp dünyaya yayılan, dinimiz İslam’a ve Hz. Peygamberimize hakaret içeren iğrenç filmi kınıyoruz. Tüm dünyada yayılan İslamofobinin ülkemizde de bazı kendini bilmez sözde aydınlar tarafından fütursuzca savunulduğunu üzülerek görmekteyiz. Fazilet ve ahlaktan sıyrılanlar, çağdaş uygarlık düzeyine çıkacaklarını zannederek milli ve manevi ruha en amansız darbeleri indirmektedir. Karısının başına şişeyle pislik boşaltan edep ve terbiyeden nasibini almamış bir insanın; edep, terbiye ve hoşgörü dini olan İslam’a dil uzatmasını yadırgamıyoruz. Ülkemizde, yıllardır laiklik sopasıyla dövülen Müslümanlar, şimdi de ifade özgürlüğü kılıfıyla dövülmektedir. Dine saldırı, ifade özgürlüğü değil, bir insanlık suçudur. Bizler kadının başına pislik dökenlere de, kadınlarımızın ayağının altına cenneti seren yüce dinimizin güzelliklerini anlatmaya devam edeceğiz. Siz de takdir edersiniz ki, cennet ucuz, cehennem de lüzumsuz değil.
Suriye’deki kan Türkiye’ye sıçramıştır
Suriye’de Esed yönetimindeki Baas rejiminin akıttığı kan Türkiye’ye de sıçramıştır. Şanlıurfa'nınAkçakaleİlçesi'netop mermisi düşmesi sonucu 5 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyoruz.
Esed yönetimini, ülkesi ve ülkemiz adına işlediği suçlardan dolayı şiddetle kınıyoruz. Yaşanan bu olay artık bardağı taşırmıştır. Ülkesine ve ülkemize verdiği zararın son bulması için eli kanlı Esed yönetimi gitmelidir. Buradan bütün dünya kamuoyunu, artık çok daha tehlikeli hale gelen Esed yönetimine dur demeye davet ediyoruz. Aksi takdirde gözü dönmüş Esed yönetiminin yol açtığı kanlı tablo, daha da büyüyecek ve kendisi ile birlikte Ortadoğu coğrafyasını ateşe verecektir.
Medeniyet İnşası Ancak Öğretmenlerle Gerçekleştirilebilir
İnsanı beşikten mezara kadar eğiten dünyanın en büyük mesuliyetine sahip insan öğretmendir. Öğretmen, bir fert inşasıyla başladığı kutsal görevini nesiller yetiştirmeyle nihayete erdirir. Öğretmene değer vermeyen, öğretmenin saygınlığını zedeleyen ülkeler her zaman kaybetmiştir. Unutulmamalıdır ki, medeniyetler ne güçlü savaşçılarla ne de güçlü siyasetçilerle kurulmuştur; medeniyetlerin ana kurucusu öğretmenlerdir. Tarihimiz, öğretmenin itibarının yükseltildiği zamanlarda şan ve şerefle zirvelere tırmanırken, değersizleştirildiği zamanlarda ise ayaklar altına serilmiştir. Bu nedenle öğretmenlerimizi değersizleştiren her yaklaşım ve ifade, aslında geleceğimize vurulan bir prangadır. Değersizleştirilen veya değer verilmeyen aslında öğretmenlerimiz değil, koca bir medeniyettir. Öğretmenlerimize değer, eğitimin ana gövdesi olan Milli Eğitim Bakanlığı’nın politikalarıyla ilgilidir. Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki, öğretmenler arasında MEB ile ilgili güven endeksi düşmüştür. Kutsal bir görevi üstlenen öğretmenlere ‘emsaliniz yok’ denilerek ek ödeme verilmemesi yanlışı dâhil, öğretmenlik mesleğinin ekonomik ve mesleki itibarının yükseltilmesinde en önemli görev Milli Eğitim Bakanlığı’na düşmektedir. Eğitim çalışanlarının yetkili sendikası olarak, kalkınan Türkiye’nin adalet mağduru öğretmenlerine hak ettikleri ek ödemenin verilmesini istiyoruz.
Eğitim Çalışanlarının Sorunlarının Çözümü Daha Fazla Ötelenmemelidir
Öğretim yılına hazırlık ödeneğinin bütün eğitim çalışanlarına verilmeyişi, teknik hizmetler, genel idare ve yardımcı hizmetler sınıfı çalışanlarının atama ve yer değiştirme işlemlerindeki belirsizlik, görevde yükselme ve unvan değişikliği yönetmeliğine ilişkin yönetmelik değişikliği, unvan değişikliği sınavının hala yapılmamış olması gibi, çözüm bekleyen sorunlar hasıraltı edilmemeli ve bir an önce adım atılmalıdır.
4+4+4 Yeni Eğitim Sisteminin Altyapısı Güçlendirilmelidir
Vesayet anlayışına ve antidemokratik uygulamalara karşı verdiğimiz mücadele sonucu bugün 28 Şubat sürecinin dayatması olan kesintisiz eğitimden vazgeçilmiş, 18. Milli Eğitim Şurası’nda sendikamızın önerisi olan kademeli eğitim, din eğitimi seçeneklerinin artırılması, seçimlik dersler aracılığıyla bireylere daha fazla seçme hakkının tanınması gibi birçok alanı kapsayan ve milletin taleplerini karşılayan reformlar gerçekleşmiştir. İmam hatip okullarının orta kısımları yeniden açılmış; okullarda sevgili Peygamberimizin hayatı ve Kur’an-ı Kerim dersleri verilmeye başlanmıştır. İmam hatip istemiyoruz, Kur’an dersi istemiyoruz, Hz Peygamberin hayatının ders olarak okutulmasını istemiyoruz diyemeyen, 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatmasına gıklarını çıkarmayan kesimin 4+4+4 yeni eğitim sistemini Milli Eğitim Bakanlığı’nın uygulamadaki hatalarını fırsat bilip tartışmasını şaşkınlıkla izliyoruz. Yıllardır bu milletin istek ve taleplerini görmezden gelen, pedagoji adına tek kelime etmeyenlerin 4+4+4 yeni eğitim sistemi hakkındaki eleştirilerini samimi bulmamız mümkün değildir. Yeni eğitim sisteminin fırsatçılar tarafından tartışılmaması, sendikal gevezeliklere imkân verilmemesi için MEB’e ve siyasi iradeye büyük görev düşmektedir. Eğitimde tarihi değişiklik olan yeni eğitim sistemine ilişkin reformun amacına ulaşması için, ikili öğretim yapan eğitim kurumunun kalmaması, sınıf mevcutlarının 24–30 aralığına indirilmesi, 120 bini aşan öğretmen ihtiyacının bir an önce karşılanması; eğitimde özgürlükler, bilimsel ve pedagojik kriterler ile toplumsal hassasiyetler esas alınarak karma eğitim mecburiyeti başta olmak üzere 28 Şubat sürecinin bütün yasaklarının ve dayatmalarının kaldırılması gerekmektedir.
Darbeci ve Bölücülerin Karşısında, Milletin Yanında Durmaya Devam Edeceğiz
Vesayetin kirli yüzünü deşifre etmek için çıktığımız yolculukta başarılı olmayı kendimize görev saydık. Milletimizle birlikte; inanarak ve kararlılıkla verdiğimiz mücadeleler sonucu ülkemize, insanımıza umut olduk. Bugün geldiğimiz noktada elde ettiğimiz birçok başarılı sonucun onurunu ve mutluluğunu milletimizle birlikte yaşıyoruz. Darbecilerle iş tutan, bölücülere karargâh görevi gören, değerlere düşman sendika görünümlü yapıları elinin tersi ile iten 231 bini eğitim çalışanı olmak üzere 650 bin kamu çalışanının teveccühünü kazandık. Ülkemizde demokrasinin kurumsallaşması, ham demokrasinin tam demokrasi olması için şimdiye kadar antidemokratik hareketlere karşı çıktık, şimdiden sonra da aynı kararlılıkla milletimizin yanında olmaya devam edeceğiz.
Sıkıntılarımızın giderilmesi, heyecanımızın verimliliğe ve kaliteye dönüşmesi, umutlarımızın gerçek; mutluluklarımızın daim olması temennilerimle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Katılımlarınız için teşekkür ediyorum.
Ali YALÇIN
EĞİTİM-BİR-SEN Genel Basın Yayın Sekreteri